24 Ekim 2017 Salı

Fransa, İtalya ve İspanya'da Biyobozunur Poşetler Destekleniyor

En son 2019 yılı itibariyle Türkiye'de 50 mikron altındaki hafif poşetlerin parayla satılacağına dair ambalaj atıkları yönetmeliğinin ortaya çıkmasıyla birlikte biyobozunur poşetlere dair bir düzenleme olacak mı sorusu da gündeme gelmişti. Henüz 2018 yılında devreye girecek olan bu yönetmeliğin son halini tam olarak bilmiyoruz. Ama bu yönetmeliğin Avrupa Parlamentosu'nun 2015 yılında aldığı karar gereği, üye ülkelerin kişi başına plastik poşet kullanımını azaltmak yönünde ülkelerin düzenlemeler yapması gerektiği sonucunda ortaya çıktığını biliyoruz. Bu bağlamda bazı ülkeler de tercihlerini biyobozunur poşetlerin yaygınlaştırılması yönünde kullanıyor. Marketlerde poşetlerin paralı satılıyor olması da normal poşetlere göre daha pahalı maliyette olan biyobozunur poşetlerin daha ekonomik bir şekilde kullanılabilmesine olanak sağlıyor.

Avrupa'da market poşetleri paralı olurken biyobozunur poşetler teşvik ediliyor

Yukarıda verdiğimiz bilgiler ışığında 2018 yılından itibaren, Fransa, İtalya ve Fransa marketlerinde yeni bir dönüşüm söz konusu olacak. Bu ülkelerden İtalya ve Fransa uzun zamandır biyobozunur poşetlerin teşvikini sağlayan yasaları devreye sokmuştu. İtalya'da 2011 yılından itibaren market kasalarında verilen poşetlerin hem parayla satılması hem de biyobozunur olması gerekiyor. Biyobozunurluk standardı olarak da EN13432 endüstriyel kompostlama şartlarını yerine getiren ürünlerin piyasada bulunabileceği belirtiliyor.

İtalya'da 2018 yılı itibariyle uygulanacak olan değişiklikle birlikte, 50 mikron ile 15 mikron arasında kalan hafif plastik poşetlerin yanında, market içlerinde sebze ve meyve reyonlarında bulunan ve gıdayla direk temas eden 15 mikron altındaki çok hafif poşetlerin de artık biyobozunur olması istenecek. Bu da hali hazırda Avrupa'nın en büyük biyobozunur hammadde pazarı olan İtalya'nın en az %60-70 oranında daha büyüyecek olması ve önemli bir pazar olacağı anlamına geliyor.

Fransa'daki durum ise İtalya'dakine biraz benziyor. Hali hazırda 2017 yılından itibaren 50 mikron altındaki poşetlerde %30 biyobazlı içerik ve EN13432 standardına göre HOME COMPOST özelliği isteniyor. Home compost olarak geçen yani arka bahçenizdeki kompostlama kabinlerinde daha ılıman koşullarda gübre haline gelebilen özellikte olan bu ürünler ancak piyasada bulunabiliyor. Bu durum da tabi Fransa'nın diğer Avrupa biyobozunur poşetlerinden biraz ayrılmasını ve daha pahalı ürünler kullanmasına sebep oluyor. Fransa'da gerçekleşen değişiklik ile artık piyasada bulunan ürünlerin %40 biyobazlı içeriğe sahip olması isteniyor. Fransa'nın bu oranı 2025 yılına kadar %60'a kadar çıkarmayı hedeflediğini de belirtmemiz gerek.

İspanya'da ise durum biraz daha farklı diyebiliriz. İspanya'da 2018 yılı itibariyle hali hazırda bazı marketlerde uygulanan, poşetlerin parayla satılması kanunen genele yayılacak. Yani artık bütün marketler poşetleri ancak parayla satabilecek. İspanya'da Fransa ve İtalya'dan farklı olarak 15 miron altında olan ve direk gıdayla temas eden sebze, meyve, balık ve peynir gibi reyonlardaki plastik poşetlerin parayla satılması ve ya biyobozunur olması henüz gerekmiyor.

İspanya kanunu diğer ülkelerden biraz daha demokratik bir yönetmelik oluşturmuş. Buna göre örneğin Fransa ve İtalya'da tamamen yasaklı olan oxo-bozunur katkılar 50 mikron üstü torbalarda kullanılabilecek ama en az 30 centten satıldığı için kullanımları çok da cazip değil. 50 mikron altındaki torbalarda ise kullanılamayacaklar. Benzer şekilde biyobozunur poşetleri daha cazip hale getirmek için ise eğer marketler bir poşeti en az 15 sente satabilecek ise, kompost özelliğinde olan poşeti en az 10 sente satabilecek.

Görebileceğiniz gibi Avrupa ülkeleri özellikle hafif plastik poşetlerin kullanımının azaltılmasına yönelik tedbirleri farklı şekillerde uyguluyor. Bu uygulamaları yaparken de biyobozunur poşetlerin kullanımının teşvik edilmesi ve petrole bağımlılığın azaltılmasına yönelik bazı adımları da birlikte atmış oluyorlar.

17 Ağustos 2017 Perşembe

Oxobozunur Katkı Gerçekleri - P-Life

Daha önceki yazımızda Reverte adlı oxo-bozunurluk katkısıyla ilgili iddiaları ve bu iddiaların malesef gerçeği yansıtmayarak tüketicileri nasıl yanılttığından özet olarak bahsetmiştik.

Reverte ile ilgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Öncelikle Oxo-bozunurluk katkının hatırlatmak amacıyla ne olduğunu tekrardan özet olarak açıklayalım. Bu ürünlerin formulasyonu genel olarak firmalar tarafından açık olarak belirtilmemekle beraber içinde çeşitli metal tuzları içeren pro-oxidant katkı içeren plastikler olarak özetleyebiliriz. Yani çoğunlukla petrol bazlı plastiklerin içine eklenerek bu katkılar plastik polimer zincirlerinin oksitlenmesini ve dolayısıyla küçük zincirlere parçalanmasını sağlıyor ve bu sayede mikroorganizma ve diğer küçük canlılar tarafından metabolize edildiklerini iddia ediyorlar.

Son yıllarda oldukça tartışmalara sebep olan bu katkılar için Avrupa Birliği Çevre Komisyonunda da hala tam bir karar verilmiş değil. Ama son zamanlarda konuyla ilgili hazırlanan raporlar, bu ürünlerle ilgili hep olumsuz görüşler sunuyor. Bu sebeple bu katkılar ile ilgili olarak çeşitli sertifikalandırma yolları da sunulmuş. Fakat bu sertifika kurumlarının neredeyse hepsi farklı kriterleri ortaya atmış.

P-Life firmasının ürünü de İsveç standardı olan SPRC 141 sertifikasının gerektirdiği kriterleri geçtiğini belirtiyor. Bu standarda uygun olmak için 3 aşamalı testleri geçmek gerekiyor. Başlangıçta abiyotik bozunma testi gerçekleştiriliyor. Bu teste göre BS 8472 ve ASTM 6954 standartlarında en fazla 4 hafta içinde esneme katsayısında %5'ten fazla azalma ve molekül ağırlığının ise 10000 Da'dan daha aşağıya düşmesi gerekiyor. Zaten daha önce yapılan çalışmaların hepsi önden özellikle UV etkisi ile bir abiyotik bozunma olmadan bu tip katkılı plastiklerin kesinlikle biyolojik olarak bozunmadığı şeklinde.

P-life firmasını kullanan firmalar ürünlerinin %100 biyobozunur olduğuna dair iddialarda bulunmaktan malesef çekinmiyorlar.


SPRC 141 kriterlerinin ikinci aşamasında ise biraz daha karışık bir durum söz konusu. Toprak ve ya tatlı su ortamında yapılacak testlerde, 24 ay içerisinde %90'lık karbon dioksit oluşumu olmalı veya %60'lık biyobozunurluk olmalı ama bu bozunma halen devam etmeli. Son olarak da 24 ay sonunda 2mm'nin altındaki parçacıklar elekten geçebiliyor olmalı.

Son aşamada ise bitkilerle ekotoksisite testi yapılarak, bitkinin filizlenmesine herhangi bir etki olup olmadığı gözleniyor.

P-Life firması sitesinde ürününün SPRC 141 sertifikasının kriterlerini geçen tek katkı ürünü olduğunu iddia ediyor ve aşağıda belirttiğimiz sitede bulabileceğiniz bilimsel makaleyi referans olarak sunuyor.

http://evive.businesscatalyst.com/img/Kinetics_of_abiotic_and_biotic_degradability_by_SP.pdf

Yukarıdaki makaleyi incelediğimizde toprakta yapılan günlerde 607 gün sonunda yüzde 60'ın üzerinde bir biyobozunurluk olduğu gerçekten de belirtiliyor. Ama buradaki çarpıcı nokta 2 sene sonunda makalede sadece %1'lik bir biyobozunurluk artışı olduğu belirtilmiş. Yani biyobozunurluk yüzde 60'ın üstüne çıksa da devam eden 150 günde platoya ulaşmış denebilir. Buradan yapacağımız çıkarım kısaca biyobozunurluğun belli bir seviyeye kadar gelip daha sonra durduğu şeklinde.

Jakubowicz tarafından 2010 tarafından yapılan çalışma P-Life tarafından referans gösteriliyor. Fakat yukarıda makaleden alınan yazıda görülebileceği gibi 607 günden sonra 2 seneye kadar biyobozunurluğun sadece %1 arttığı belirtiliyor.






10 Ağustos 2017 Perşembe

2019 Yılından İtibaren Plastik Poşetler Paralı Oluyor

Türkiye de çevre atık problemlerini yaratma konusunda en başta gelen öğelerden olan hafif plastik poşetlerin kullanımını azaltmak adına yeni düzenlemeler yapıyor. Bu kapsamda yayınlanan ambalaj atıklarıyla ilgili yeni yönetmelik 1 Ocak 2018 itibariyle devreye girecek.

Yönetmelik kapsamında dikkat çeken en önemli hususlardan biri de hafif plastik poşet olarak ifade edilen 50 mikrondan ince olan poşetlerin artık marketlerde bedava olarak dağıtılamayacağına dair madde. Bu maddenin ise 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle devreye gireceği belirtiliyor. Plastik poşetler artık kasalarda sadece parayla satın alınabilecek.  Bu sayede gereksiz plastik poşet kullanımın önüne geçilerek, kullanım sayısının da azaltılması düşünülüyor.

Benzer kanunlar şu an Amerika'da çeşitli eyaletlerde, İtalya'da ve Fransa'da da uygulanıyor. Türkiye de Avrupa birliği uyumu çerçevesinde yönetmeliğinde bu yönde bir değişikliğe gidiyor.

Plastik poşetlerin marketlerde paralı olarak satılmasıyla birlikte, biyobozunur poşetlerin kullanımı da teşvik edilebilir. Konvansiyonel plastik poşetlere göre daha pahalı olması sebebiyle henüz Türkiye pazarında yer bulamayan EN13432 standardına göre biyobozunma kriterlerini sağlayan ve endüstriyel tesislerde kompost haline gelebilen poşetler bu yönetmelik sayesinde artık marketlerde kendilerine daha sıkça yer bulabilir ve bu sayede de hem poşet tüketimi azaltılırken hem de doğru poşetlerin kullanımı konusunda bir gelişme sağlanabilir.

1 Eylül 2014 Pazartesi

California Eyalet çapında Plastik Torbayı Yasaklama Konusunda Yol Alıyor

Senato Yasa tasarısı 270, 41 oyla geçemedikten sadece birkaç gün sonra, California Eyalet meclisi 44-29 oy çoğunluğuyla eyalet çapında plastik alışveriş torbaların engellenmesi konusunda adımlar atılması ile ilgili kanunu onayladı.

Senatör Alex Padilla, Kevin de Leon ve Ricardo Lara tarafından kaleme alınan tasarıda yasa önergesinde, tek kullanımlık plastik torbaların Kaliforniya çapındaki süpermarketlerde, marketlerde, likör marketlerinde ve eczanelerinde kullanımlarının yasaklanması teklif ediliyor. Yasa tasarısı meclisten sonra değerlendirme için Eyalet Senatosuna gidecek.

Senatör Alex Padilla yasa tasarısını anlatırken
Senatör Alex Padilla: Bu adımın ileriye doğru çok büyük bir adım olduğunu belirtirken. Tek kullanımlık plastik torbaların sadece kumsallarımızı değil, aynı zamanda dağlarımızı, çöllerimizi, akarsularımızı ve göllerimizi de kirlettiğini belirtti. Senato tasarısı 270'in bu bağlamda dengeyi kuracağını söyledi. Yasa ile birlikte çevre korunabilecek ve eyalet tekrar kullanılabilir torbalara geçiş yaparken de işçiler korunacak.

Padilla: Atık üreten bir toplum sürdürülebilir değildir. Senato tasarısı 270 ile birlikte eyalet çapında milyarlarca tek kullanımlık plastik torbanın azaltılması sağlanabilir. Bu, deniz yaşamı ve doğa yaşamının yanında, Kaliforniya için ve eyaletin çevreye verdiği önem için oldukça önemli.

Her sene 14 milyardan fazla tek kullanımlık poşet alışveriş zincirleri tarafından dağıtılıyor. ABD EPA kurumuna göre bunların %88'i geri dönüştürülmüyor. Kaliforniya'da ise sadece %3'lük kısmı geri dönüştürülüyor. Tek kullanımlık plastik torbalar yerel belediyelerin temizlik masraflarını da arttırıyor. Bundan öte gerçek olan çevresel bir bedel de bulunuyor. Bu bedeli de deniz yaşamı, kuşlar ve diğer doğal yaşam elemanları ödüyor.

Şimdiye kadar eyalette toplamda 115 şehirden fazlası, yerel belediye olarak bu kanuna uyuyor. Bu yerel yönetimlerden elde edilen tecrübeler bu yasanın eyalet çapında kabulu sayesinde milyonlarca dolarlık masrafın önüne geçilebileceği belirtiliyor.

Padilla, bu bağlamda Kaliforniya'nın artık eyalet çapında bir politikayı kabul etmesi gerekiyor diyor. Bu da Kaliforniya'nın çevre dostu bilinirliğiyle de uyum sağlayacaktır. Doğal olarak plastik endüstrisi bu düzenlemeye karşı çıkıyor. Bazı reklam kampanyaları ile bu düzenlemeye karşı çıkıyorlar. Hatta bu yasağa karşı kurulmuş plastik endüstrisi tarafından desteklenen bir birlik dahi bulunuyor.


Geçtiğimiz sene benzer bir tasarı oylamasında gereken oy sayısından sadece 3 oy eksik alınmıştı. Eyalet senatosundan geçmesi için 21 oy gerekiyor. Şimdiki süreçte, Padilla çabalarını katlayarak tek kullanımlık plastik torba yasağını bu sene geçirmeye çalışıyor. Ocak ayında bir basın toplantısında senatörler Los Angeles şehrinde SB270 adlı bu yeni tasarılarını açıklamışlardır. Bu yeni tasarıda Kaliforniya'daki plastik torba üretim tesislerinde oluşabilecek potansiyel iş kayıplarıyle ilgili olan endişelere de bazı çözümler öneriliyor.

28 Nisan 2014 Pazartesi

Oxobozunur Katkı Gerçekleri - Reverte

Reverte katkıları Migros ve Carrefour gibi birçok
büyük firmaların poşetlerinde kullanılıyor.
Türkiye'de biyobozunurluk kavramı yaklaşık son 5 seneden beri gündemde. Fakat bu gündem malesef bazı çarpıtılmış gerçekler ile sunuluyor. Artık marketlerde, hatta birçok küçük esnafta dahi görebileceğiniz poşetlerin üzerinde aşağıdaki ibare bulunuyor.

'Bu poşet ısı ve nem şartları sağlandığı takdirde biyolojik olarak bozunur.'

Bu ifadeye ek olarak bazen farklı standartlar, ASTM standartları, da eklenebiliyor ve ifadeye daha bilimsel bir hava katılıyor. Bu durum bilmeyen okuyucularımız için oxo-biyobozunurluk sağlayan plastik katkı maddelerinin normal Polietilen (PE) gibi petrol bazlı poliolefinlere %1-2 oranında eklenmesi ile sağlandığı iddia ediliyor.

Bu bağlamda piyasada en çok bulunan markaların başında Reverte'yi görüyoruz. Reverte hem Migros hem de Carrefour marketlerinin poşetlerinde sıkça karşımıza çıkıyor. Reverte markası Wells Plastic adlı İngiliz şirketinin geliştirdiği bir ürün. Kendilerini diğer katkı maddelerinden daha üstün bir katkı maddesi olarak tanıtan şirketin aslında diğer ürünlerden bir farkları yok.

Ürünlerinden üretilen son ürünlerin ASTM D6954 standardına göre biyolojik olarak bozunduğunu ifade ediyor. ASTM D6954 standardı 'Standard Guide for Exposing and Testing Plastics that Degrade in the Environment by a Combination of Oxidation and Biodegradation' olarak ifade edilen ve oxobozunur katkı maddeler için özel olarak geliştirilmiş bir standart. Fakat bu standartta herhangi bir kriter bulunmuyor. Yani yüzde olarak şu kadar biyobozunma olduğu zaman kullanıma uygundur ve ya değildir gibi bir ifade bulunmuyor. Bunun dışında Avrupa'daki EN13432 gibi (Amerika'da ASTM D6400) yaygın ve kabul edilen standartların kriterleri ile de bir paralellik göstermiyor. İşin en çarpıcı yanı ise bu standartlar ile yapılan herhangi bir teste dair sonuç raporlarını firma sitesinde görmemiz pek mümkün olmuyor.

EN13432 kriterleri ve Avrupa'daki son durum hakkında yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Bütün bunların ötesinde bu katkı maddesinin en büyük dezavantajı, her ne kadar bu malzeme katkısı ile üretilen poşetlerin üzerinde geri dönüşümü teşvik edici yazılar olsa da, bu tip poşetlerin katkısız PE'ler ile geri dönüşüm havuzuna katılması elde edilecek hurda hammaddenin de kalitesini etkilemiş ve geri dönüştürülmüş malzemeyi kirletmiş oluyor.

Türkiye'deki şirketlere tavsiyemiz her ne kadar maliyetler yükselecek olsa da, uzun vadede çevreye ve geri dönüşüm havuzlarına zarar verecek olan, içeriği/formulasyonu tam olarak belli bile olmayan (genelde metal ve ağır metal içerikleri olduğu iddia ediliyor) her türlü katkı malzemesinden uzaklaşıp, gerçek doğal içerikli biyoplastik malzemelerini tercih etmeleri olacaktır.

20 Şubat 2014 Perşembe

Avrupa Birliği Let's Bag It Konferansında Plastik Posetlerin Yasaklanmasını Tartıştı

Avrupa Birliği Çevre Komisyonu kısa bir süre önce, özellikle 50 mikron inceliğine kadar olan tek kullanımlık plastik torbaların çevre için oluşturduğu tehditten yola çıkarak, bu ürünlerin yasaklanmasına dair bazı hedefleri dile getirdi. Bu hedefler arasında en önemlisi bu ürünlerin kullanılmaların engellenmesine dair bazı hedeflerdi. Avrupa Birliği bu kapsamda 2 sene içerisinde kişi başına düşen tek kullanımlık plastik poşetlerin kullanımını üye ülkeler için %80 oranında azaltılmasını hedefliyor.

Let's Bag It adlı konferansta bu teklif Avrupa Birliği Parlamentosu tarafından sektörün önde gelenleri tarafından tartışıldı. Problemin tam olarak tanımlanması ile başlayan konferans, sektörden çeşitli çözüm önerileriyle devam etti.

Konferanstan satır başları şöyle:

Plastik Poşet Problemin tanımlanması

EU'da her yıl 100 milyar plastik torba üretiliyor ve bunların %89'u tek kullanımlık plastik poşet.
8 milyar plastik torba her yıl okyanuslara dökülüyor. Sadece Kuzey denizinde kuş türlerinin %94'ünün midesinde plastik atığı bulunuyor. Şimdiye kadar önlem alan bazı ülkeler kişi başına 4 tek kullanımlık torba miktarına indirmişken önlem almayan ülkelerde bu rakam 450'ye kadar çıkabiliyor.

2020 yılında kaynakları verimli kullanan sürdürülebilir bir Avrupa hedefinde plastik torba atığı problemi oldukça önemli. Avrupa Komisyonuna konuyla ilgili yasal düzenleme için bir tasarı Margrete Auken'e hali hazırda sunuldu.

Yunanistan'dan Nikos Chrysogelos: Tek kullanımlık torba gibi malzemeler aynı zamanda krizin aşılması için de gerekli. Bu tip malzemeleri harcarken, doğal kaynaklarımızı harcamış oluyoruz. Hayat tarzlarının aksi yönde değişmesi gerekli. Yunanistan'da kişi başı 200-300 torba kullanılıyor. Çevresel açıdan kirliliğin sadece buz dağının ucu şeklinde görülüyor. Etrafta atıkları görebiliyoruz ama okyanuslarda ve besin zincirlerinde de bu atıkların etkileri oluyor. Özellikle balıkçılık endüstrisi gelişmiş olan ülkeler bunu daha iyi anlayabiliyorlar. 2003 Kasım'da da bu sorunla ilgili bir teklif verilmişti ama çok etkili olmadı. Artık daha açık amaçlar ve hedefler konulmalı. 

İlk panelde problemin tanımlanması amaçlanıyor. 
Yayınladığı video mesajda Achim Steiner (BM Çevre Programı Yürütücüsü)
500milyar ile 1 trilyon plastik torba her yıl küresel çapta üretiliyor ve bu sayının sadece %1'lik kısmı geri dönüştürülebiliyor dedi.

İngiltere'den Prof Richard Thompson (Deniz Biyologu);

Deniz ortamında bulunan bütün debrisin %75'ini plastikler oluşturuyor. Plastikler sahil şeritlerinde, deniz yüzeylerinde ve diplerinde her yerde atık olarak bulunuyor.  Genelde şişe ve ya tek kullanımlık plastik atıklar da bulunsa da son zamanlarda bu plastiklerin bozunması ve parçalanması sonucu ortaya çıkan fragment halindeki mikroplastikler de oldukça yaygın. Bu parçalar insan saçının çapı olan 20 mikron büyüklüğüne kadar olabiliyor. Bu parçalardan hangi malzemeye ait olduklarını da bilmek mümkün değil ancak hangi polimer olduğu bilinebiliyor. Genelde birikimler de herhangi bir karadan binlerce uzaklıkta daha da artıyor. Bu debrisin birçok sonucu mevcut. En önemlilerinden biri de ekonomik sonuçları. Sadece UK'de 18 milyon Euro plajların temizlenmesi için harcanıyor. Hollanda ve Belçika'da bu rakam 10 milyon. Bu durumdan tabi ki denizlerdeki vahşi hayat da etkileniyor. Birçok balık, kaplumbağa ve kuş bu plastiklere ya takılıyor ya da bu plastikleri midelerine indiriyor. İşin kötü tarafı her ne kadar şu an tamamen denizlere plastik atık atılmasını bıraksak dahi, hali hazırda denizlerde bulunanların bozunması denizlerdeki parça miktarını uzun vadede arttırıp, etkilenecek hayvan sayısını da aynı ölçüde arttıracaktır.


2mm boyutunda denizlerde bulunan fragmentler
Plastikler denizlerin ortasında karalardan uzak yerlerde birikiyor

Sunulan çözümlerle ilgili panelden notlar


Biyoplastiğin rolü: sürdürülebilir malzeme kullanmak, petrol yerine. Çözüm için nereden başlamak gerektiği konusunda ise, tek kullanımlık plastik torbaların oldukça önemli olduğunu belirtti. Sonuç olarak her ne kadar tonaj olarak çok yüksek olmasa da, tek kullanımlık plastiklerin 3te 1'ini bu torbalar oluşturuyor. Buna yönelik atılacak adımlar, bunların içinde taşıdığımız birçok tek kullanımlık ürüne de benzer gözle bakmamızı, döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirlik yönündeki hedeflere ulaşabilme imkanı tanıyacaktır.

Plastics Europe, Karl Foerster
Plastikleri tamamen yasaklamak gibi mantıkla yaklaşmak da mümkün değil çünkü plastikler enerji koruması sağlar. Plastikler gıda atığının engellenmesini sağar, raf ömrünü arttırırlar. Plastikler kağıt gibi diğer malzemelere göre daha düşük ayakizine sahiptir. Bir plastik torbayı 3 kere kullanmakla korunan ayakizi kağıt torbayı 9 kere kullanarak sağlanabilir.
Plastik endüstrisi bu bağlamda sunduğu çözümler
Deniz çöplerini azaltmak için eğitim, atık yönetimi iyileştirilmesi, çözüm için araştırmalar vs.
Plastik torbalar için para ödenmesi bir çözüm olarak öneriyor. Eğer bir şey için öderseniz onun değerini anlarsınız ve atmayı azaltırsınız.
Çöp döküm sahalarının yasaklanması da bir çözüm. Avrupa'da bazı ülkelerde neredeyse hiçbir şey atılmıyor. Ya geri dönüştürülüyor ya da enerji üretiliyor.Hedef de 2020'ye kadar çöp döküm sahalarının Avrupa'da ortadan kaldırılması.

Gelişmiş AB ülkelerinde neredeyse çöp döküm sahalarına giden plastik atık tamamen ortadan kalkmış durumda

Avrupa'nın birçok ülkesinde halen çöp atık sahalarında biriken plastik çöp miktarı oldukça fazla

NGO Surfrider Europe Antidia Citores;
Kar amacı gütmeyen ve plaj ve denizlerin temizlenmesi için çalışan bir organizasyon. 5 kıtada faaliyet gösteriyor. 

Tek kullanımlık plastik torbaları neredeyse hiçbir avantaj ve ya fayda sağlamıyor


Bütün 50 mikron altındaki torbalar düşük ağırlıklı plastik torba olarak belirlendi ve bu torbalar için düzenlemeler önerildi. Ana fikirler arasında plastik torbaların fiyatlandırılması, miktarlarının azaltılması yönünde hedef konulması bulunuyor.

Karl Falkenberg, Avrupa Komisyonu Çevre Sorumlusu yaptığı konuşmada, çöp döküm sahalarınının tamamen ortadan kaldırılması gerektiği. %70 geri dönüşümün ve %20-30 en fazla enerji kazanımıyla birleştirilmiş çöp yakmanın hedeflendiğini belirtti. Verdiği örnekte 1993'ten 2000'e Belçika'nın çöp ayrıştırmada geldiği noktayı örnek gösterirken, yetkililerin bu konuda özellikle okullardaki çocukları eğitmeyi hedeflediği ve bu sayede çocukların da bu yönde ebeveynlerini kontrol edebildiklerini belirtti.

Piotr Barczak European Environmental Bureau, Türkiye'de de kolu bulunuyor.
Biyobozunurlar gerçekten çözüm mü? Sonuna kadar bozunana kadar hala doğa için tehdit oluşturuyor. Biyoatıkların ayrı olduğu ortamlar için kesinlikle önemli bir çözüm olarak ortaya çıkıyor. Bu sayede atıkların toplanmasına da katkı sağlanmış ve çöp dökme sahalarındaki gaz emisyonları da bu sayede azalacaktır çünkü bu emisyonlar biyoatıklardan geliyor. Son olarak oxolara da değinen Barczak, bu torbaların bu konuda yapılmış en kötü icat olduğunu belirtti.

Novamont CEO'su özellikle biyobozunurluğun organik atıkların geri dönüşümü için önemli olduğunu ve bunları düşünerek geliştirildiğini belirtti. Atıkların %40'ı organik atıktan oluşuyor. İtalya'da tarımda kullanılan kompostun %78'i atıklardan geliyor. 

Biyobozunurluğun gerekli olduğu koşullar belirlenmeli ve ona göre kullanılmalı
Özet olarak, eğer organik atıklar ayrı olarak toplanırsa, biyobozunurluğun niteliğinden çok bu aracı kullanmak oldukça faydalı hale getireceğini belirtti. Özellikle de biyoatık konusunda Avrupa Komisyonunun bir yönetmeliği hazırlaması gerektiğini belirtti.

Organik atıkların ayrı toplanması ile verim daha da artıyor, Alman vs. İtalyan modelleri
Görünen o ki yakın zamanda Avrupa Birliği'nin tek kullanımlık plastik torbalar konusunda bir kısıtlamaya gitmesi söz konusu. 2020 yılında sıfır atık hedefiyle yapılan bu düzenlemeler ile biyobozunur poşetler ve geri dönüşüm endüstrisinin öne çıkması bekleniyor. Her ne kadar geri dönüşüm endüstrisi biyobozunur atıkları tehdit olarak görse de, doğru amaçla kullanıldığı takdirde bu ürünlerin atık yönetiminde ne kadar olumlu katma değer sağladıklarını rakamlarla da görmek mümkün.


9 Şubat 2014 Pazar

Biyobozunur Poşet Üretiminde Kullanılabilecek Hammadde Çeşitleri

Biyobozunurluk kavramı son iki senedir poşet üreticilerinin dilinden düşmese de, malesef üretilen ürünler genel olarak taşıdıkları iddiaları destekleyecek bilimsel verilerden yoksunlar. Türkiye pazarı birçok oxo-bozunur tabir edilen ve ısı ve ışığa maruz kalındığında mikroorganizmalar tarafından doğada çözüneceği belirtilen ürünlere ev sahipliği yapıyor. Bu ürünlerin tamamen mikroorganizmalar tarafından parçalanıp karbondioksit ve suya dönüşmesine dair herhangi bir bilimsel belge de sunulamıyor. Buna rağmen henüz Avrupa normlarında işletilmeyen kontrol mekanizmaları bu tip ürünlerin gerçek biyobozunur poşetler yerinde piyasada yer bulmasını sağlıyor. Üreticiler de fiyat olarak gerçekten biyobozunma özelliğine sahip polimerlere göre maliyetleri oldukça düşük olan bu ürünleri kullanmak konusunda bir çekince görmüyorlar.

Dünyanın birçok yerinde plastik poşet kullanımına dair yasaklar ve ya bu torbaların parayla dağıtılmasına dair düzenlemeler mevcut. Bu düzenlemelerde bir poşetin biyobozunur olarak değerlendirilebilmesi için EN 13432 Avrupa standardına göre, ya da eşdeğer ASTM D6400 Amerikan standardına göre belli değerleri sağlaması gerekiyor.

Genel olarak biyobozunur poşetlerde iki farklı baza sahip malzeme çeşitleri kullanılıyor. Bunlar nişasta bazlı ve PLA (polilaktik asit) bazlı olarak ikiye ayrılıyor. Her iki malzeme de tek başına ekstrüzyon makinelerinde kolay bir şekilde işlenemediğinden, işlemeyi kolaylaştırmak amacıyla çeşitli katkılarla zenginleştirilerek mekanik özellikleri destekleniyor. Her ne kadar birçok firma bu ürünleri üretiyor olsa da, kalite açısından 3 firma ön plana çıkıyor.

Nişasta bazlı hammaddeler

Nişasta bazlı hammaddeler Novamont firması tarafından üretiliyor. Mater-Bi markalı ürünleriyle Novamont termoplastik özellikteki nişasta moleküllerini PBAT gibi polyesterlerle katkılandırarak piyasaya sunuyor. Novamont ürünleri piyasada bulunan en eski biyo-esaslı ve biyobozunur özelliğe sahip polimer olduğundan dolayı, pazar payının en büyük kısmını elinde bulunduruyor.

Her ne kadar nişasta bazlı polimerler PLA bazlı olanlara göre çok az daha ucuz maliyete sahip olsalar da, özellikle nem bariyerlerinin zayıflığı nişasta bazlı polimerlerin en büyük dezavantajı. Nişasta polimerinin hidroliz ile parçalanabilmesi, içinde az bir miktar da olsa sıvı kalmış olan poşetinizin kolayca yırtılıp parçalanabileceği anlamına geliyor.

PLA bazlı hammaddeler

Nişastanın mekanik özelliklerinin zayıf olmasından dolayı FKuR adlı Alman firması ilk olarak 2003 yılında PLA polimerini PBAT polyesteri ile kampaund ederek biyobozunur film üretimi için uygun polimerler üretmeyi amaçladı. Bu ürünler hem işlenebilirliklerinin kolaylıkları, hem de birçok mekanik üstünlükleri ile pazarda artık oldukça büyük bir paya sahipler. FKuR firması bu ürünleri BioFlex markası altında piyasaya sundu. Bu ürünlerin en büyük özelliği firmanın kampaunding konusundaki üstün bilgisi sayesinde kullanılan PBAT polyesterinin kalite gereksinimini oldukça iyi bilmesi ve bu durumun da üretilen ürünlerdeki kaliteye yansımasıydı.

FKuR firması bu ürünleri ürettikten uzun bir süre sonra Novamont firması dahil olmak üzere BASF firması da Ecovio markası altında taklit bir ürün çıkarark piyasaya agresif bir şekilde girmeyi hedefledi.

Hangisini Seçmeli??

Sonuç olarak her geçen gün büyüme potansiyeli olan bu piyasaya yeni oyuncular ekleniyor ama genel olarak fiyat bazında rekabet etmek isteyen bu yeni oyuncular kaliteden ödün verebiliyorlar. Ama uzun vadede proses kararlılığı açısından bir seçim yapmak isteniyorsa PLA bazlı polimer çeşitleri ve bu konunun uzmanından olan Bioflex çeşitlerinin tercih edilmesi gerekir.

Türkiye'de Bioflex PLA bazlı polimer ürünleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için aşağıdaki sayfayı ziyaret edebilirsiniz.

http://www.kumrukimya.com/fkur-bioflex.htm