20 Şubat 2014 Perşembe

Avrupa Birliği Let's Bag It Konferansında Plastik Posetlerin Yasaklanmasını Tartıştı

Avrupa Birliği Çevre Komisyonu kısa bir süre önce, özellikle 50 mikron inceliğine kadar olan tek kullanımlık plastik torbaların çevre için oluşturduğu tehditten yola çıkarak, bu ürünlerin yasaklanmasına dair bazı hedefleri dile getirdi. Bu hedefler arasında en önemlisi bu ürünlerin kullanılmaların engellenmesine dair bazı hedeflerdi. Avrupa Birliği bu kapsamda 2 sene içerisinde kişi başına düşen tek kullanımlık plastik poşetlerin kullanımını üye ülkeler için %80 oranında azaltılmasını hedefliyor.

Let's Bag It adlı konferansta bu teklif Avrupa Birliği Parlamentosu tarafından sektörün önde gelenleri tarafından tartışıldı. Problemin tam olarak tanımlanması ile başlayan konferans, sektörden çeşitli çözüm önerileriyle devam etti.

Konferanstan satır başları şöyle:

Plastik Poşet Problemin tanımlanması

EU'da her yıl 100 milyar plastik torba üretiliyor ve bunların %89'u tek kullanımlık plastik poşet.
8 milyar plastik torba her yıl okyanuslara dökülüyor. Sadece Kuzey denizinde kuş türlerinin %94'ünün midesinde plastik atığı bulunuyor. Şimdiye kadar önlem alan bazı ülkeler kişi başına 4 tek kullanımlık torba miktarına indirmişken önlem almayan ülkelerde bu rakam 450'ye kadar çıkabiliyor.

2020 yılında kaynakları verimli kullanan sürdürülebilir bir Avrupa hedefinde plastik torba atığı problemi oldukça önemli. Avrupa Komisyonuna konuyla ilgili yasal düzenleme için bir tasarı Margrete Auken'e hali hazırda sunuldu.

Yunanistan'dan Nikos Chrysogelos: Tek kullanımlık torba gibi malzemeler aynı zamanda krizin aşılması için de gerekli. Bu tip malzemeleri harcarken, doğal kaynaklarımızı harcamış oluyoruz. Hayat tarzlarının aksi yönde değişmesi gerekli. Yunanistan'da kişi başı 200-300 torba kullanılıyor. Çevresel açıdan kirliliğin sadece buz dağının ucu şeklinde görülüyor. Etrafta atıkları görebiliyoruz ama okyanuslarda ve besin zincirlerinde de bu atıkların etkileri oluyor. Özellikle balıkçılık endüstrisi gelişmiş olan ülkeler bunu daha iyi anlayabiliyorlar. 2003 Kasım'da da bu sorunla ilgili bir teklif verilmişti ama çok etkili olmadı. Artık daha açık amaçlar ve hedefler konulmalı. 

İlk panelde problemin tanımlanması amaçlanıyor. 
Yayınladığı video mesajda Achim Steiner (BM Çevre Programı Yürütücüsü)
500milyar ile 1 trilyon plastik torba her yıl küresel çapta üretiliyor ve bu sayının sadece %1'lik kısmı geri dönüştürülebiliyor dedi.

İngiltere'den Prof Richard Thompson (Deniz Biyologu);

Deniz ortamında bulunan bütün debrisin %75'ini plastikler oluşturuyor. Plastikler sahil şeritlerinde, deniz yüzeylerinde ve diplerinde her yerde atık olarak bulunuyor.  Genelde şişe ve ya tek kullanımlık plastik atıklar da bulunsa da son zamanlarda bu plastiklerin bozunması ve parçalanması sonucu ortaya çıkan fragment halindeki mikroplastikler de oldukça yaygın. Bu parçalar insan saçının çapı olan 20 mikron büyüklüğüne kadar olabiliyor. Bu parçalardan hangi malzemeye ait olduklarını da bilmek mümkün değil ancak hangi polimer olduğu bilinebiliyor. Genelde birikimler de herhangi bir karadan binlerce uzaklıkta daha da artıyor. Bu debrisin birçok sonucu mevcut. En önemlilerinden biri de ekonomik sonuçları. Sadece UK'de 18 milyon Euro plajların temizlenmesi için harcanıyor. Hollanda ve Belçika'da bu rakam 10 milyon. Bu durumdan tabi ki denizlerdeki vahşi hayat da etkileniyor. Birçok balık, kaplumbağa ve kuş bu plastiklere ya takılıyor ya da bu plastikleri midelerine indiriyor. İşin kötü tarafı her ne kadar şu an tamamen denizlere plastik atık atılmasını bıraksak dahi, hali hazırda denizlerde bulunanların bozunması denizlerdeki parça miktarını uzun vadede arttırıp, etkilenecek hayvan sayısını da aynı ölçüde arttıracaktır.


2mm boyutunda denizlerde bulunan fragmentler
Plastikler denizlerin ortasında karalardan uzak yerlerde birikiyor

Sunulan çözümlerle ilgili panelden notlar


Biyoplastiğin rolü: sürdürülebilir malzeme kullanmak, petrol yerine. Çözüm için nereden başlamak gerektiği konusunda ise, tek kullanımlık plastik torbaların oldukça önemli olduğunu belirtti. Sonuç olarak her ne kadar tonaj olarak çok yüksek olmasa da, tek kullanımlık plastiklerin 3te 1'ini bu torbalar oluşturuyor. Buna yönelik atılacak adımlar, bunların içinde taşıdığımız birçok tek kullanımlık ürüne de benzer gözle bakmamızı, döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirlik yönündeki hedeflere ulaşabilme imkanı tanıyacaktır.

Plastics Europe, Karl Foerster
Plastikleri tamamen yasaklamak gibi mantıkla yaklaşmak da mümkün değil çünkü plastikler enerji koruması sağlar. Plastikler gıda atığının engellenmesini sağar, raf ömrünü arttırırlar. Plastikler kağıt gibi diğer malzemelere göre daha düşük ayakizine sahiptir. Bir plastik torbayı 3 kere kullanmakla korunan ayakizi kağıt torbayı 9 kere kullanarak sağlanabilir.
Plastik endüstrisi bu bağlamda sunduğu çözümler
Deniz çöplerini azaltmak için eğitim, atık yönetimi iyileştirilmesi, çözüm için araştırmalar vs.
Plastik torbalar için para ödenmesi bir çözüm olarak öneriyor. Eğer bir şey için öderseniz onun değerini anlarsınız ve atmayı azaltırsınız.
Çöp döküm sahalarının yasaklanması da bir çözüm. Avrupa'da bazı ülkelerde neredeyse hiçbir şey atılmıyor. Ya geri dönüştürülüyor ya da enerji üretiliyor.Hedef de 2020'ye kadar çöp döküm sahalarının Avrupa'da ortadan kaldırılması.

Gelişmiş AB ülkelerinde neredeyse çöp döküm sahalarına giden plastik atık tamamen ortadan kalkmış durumda

Avrupa'nın birçok ülkesinde halen çöp atık sahalarında biriken plastik çöp miktarı oldukça fazla

NGO Surfrider Europe Antidia Citores;
Kar amacı gütmeyen ve plaj ve denizlerin temizlenmesi için çalışan bir organizasyon. 5 kıtada faaliyet gösteriyor. 

Tek kullanımlık plastik torbaları neredeyse hiçbir avantaj ve ya fayda sağlamıyor


Bütün 50 mikron altındaki torbalar düşük ağırlıklı plastik torba olarak belirlendi ve bu torbalar için düzenlemeler önerildi. Ana fikirler arasında plastik torbaların fiyatlandırılması, miktarlarının azaltılması yönünde hedef konulması bulunuyor.

Karl Falkenberg, Avrupa Komisyonu Çevre Sorumlusu yaptığı konuşmada, çöp döküm sahalarınının tamamen ortadan kaldırılması gerektiği. %70 geri dönüşümün ve %20-30 en fazla enerji kazanımıyla birleştirilmiş çöp yakmanın hedeflendiğini belirtti. Verdiği örnekte 1993'ten 2000'e Belçika'nın çöp ayrıştırmada geldiği noktayı örnek gösterirken, yetkililerin bu konuda özellikle okullardaki çocukları eğitmeyi hedeflediği ve bu sayede çocukların da bu yönde ebeveynlerini kontrol edebildiklerini belirtti.

Piotr Barczak European Environmental Bureau, Türkiye'de de kolu bulunuyor.
Biyobozunurlar gerçekten çözüm mü? Sonuna kadar bozunana kadar hala doğa için tehdit oluşturuyor. Biyoatıkların ayrı olduğu ortamlar için kesinlikle önemli bir çözüm olarak ortaya çıkıyor. Bu sayede atıkların toplanmasına da katkı sağlanmış ve çöp dökme sahalarındaki gaz emisyonları da bu sayede azalacaktır çünkü bu emisyonlar biyoatıklardan geliyor. Son olarak oxolara da değinen Barczak, bu torbaların bu konuda yapılmış en kötü icat olduğunu belirtti.

Novamont CEO'su özellikle biyobozunurluğun organik atıkların geri dönüşümü için önemli olduğunu ve bunları düşünerek geliştirildiğini belirtti. Atıkların %40'ı organik atıktan oluşuyor. İtalya'da tarımda kullanılan kompostun %78'i atıklardan geliyor. 

Biyobozunurluğun gerekli olduğu koşullar belirlenmeli ve ona göre kullanılmalı
Özet olarak, eğer organik atıklar ayrı olarak toplanırsa, biyobozunurluğun niteliğinden çok bu aracı kullanmak oldukça faydalı hale getireceğini belirtti. Özellikle de biyoatık konusunda Avrupa Komisyonunun bir yönetmeliği hazırlaması gerektiğini belirtti.

Organik atıkların ayrı toplanması ile verim daha da artıyor, Alman vs. İtalyan modelleri
Görünen o ki yakın zamanda Avrupa Birliği'nin tek kullanımlık plastik torbalar konusunda bir kısıtlamaya gitmesi söz konusu. 2020 yılında sıfır atık hedefiyle yapılan bu düzenlemeler ile biyobozunur poşetler ve geri dönüşüm endüstrisinin öne çıkması bekleniyor. Her ne kadar geri dönüşüm endüstrisi biyobozunur atıkları tehdit olarak görse de, doğru amaçla kullanıldığı takdirde bu ürünlerin atık yönetiminde ne kadar olumlu katma değer sağladıklarını rakamlarla da görmek mümkün.


9 Şubat 2014 Pazar

Biyobozunur Poşet Üretiminde Kullanılabilecek Hammadde Çeşitleri

Biyobozunurluk kavramı son iki senedir poşet üreticilerinin dilinden düşmese de, malesef üretilen ürünler genel olarak taşıdıkları iddiaları destekleyecek bilimsel verilerden yoksunlar. Türkiye pazarı birçok oxo-bozunur tabir edilen ve ısı ve ışığa maruz kalındığında mikroorganizmalar tarafından doğada çözüneceği belirtilen ürünlere ev sahipliği yapıyor. Bu ürünlerin tamamen mikroorganizmalar tarafından parçalanıp karbondioksit ve suya dönüşmesine dair herhangi bir bilimsel belge de sunulamıyor. Buna rağmen henüz Avrupa normlarında işletilmeyen kontrol mekanizmaları bu tip ürünlerin gerçek biyobozunur poşetler yerinde piyasada yer bulmasını sağlıyor. Üreticiler de fiyat olarak gerçekten biyobozunma özelliğine sahip polimerlere göre maliyetleri oldukça düşük olan bu ürünleri kullanmak konusunda bir çekince görmüyorlar.

Dünyanın birçok yerinde plastik poşet kullanımına dair yasaklar ve ya bu torbaların parayla dağıtılmasına dair düzenlemeler mevcut. Bu düzenlemelerde bir poşetin biyobozunur olarak değerlendirilebilmesi için EN 13432 Avrupa standardına göre, ya da eşdeğer ASTM D6400 Amerikan standardına göre belli değerleri sağlaması gerekiyor.

Genel olarak biyobozunur poşetlerde iki farklı baza sahip malzeme çeşitleri kullanılıyor. Bunlar nişasta bazlı ve PLA (polilaktik asit) bazlı olarak ikiye ayrılıyor. Her iki malzeme de tek başına ekstrüzyon makinelerinde kolay bir şekilde işlenemediğinden, işlemeyi kolaylaştırmak amacıyla çeşitli katkılarla zenginleştirilerek mekanik özellikleri destekleniyor. Her ne kadar birçok firma bu ürünleri üretiyor olsa da, kalite açısından 3 firma ön plana çıkıyor.

Nişasta bazlı hammaddeler

Nişasta bazlı hammaddeler Novamont firması tarafından üretiliyor. Mater-Bi markalı ürünleriyle Novamont termoplastik özellikteki nişasta moleküllerini PBAT gibi polyesterlerle katkılandırarak piyasaya sunuyor. Novamont ürünleri piyasada bulunan en eski biyo-esaslı ve biyobozunur özelliğe sahip polimer olduğundan dolayı, pazar payının en büyük kısmını elinde bulunduruyor.

Her ne kadar nişasta bazlı polimerler PLA bazlı olanlara göre çok az daha ucuz maliyete sahip olsalar da, özellikle nem bariyerlerinin zayıflığı nişasta bazlı polimerlerin en büyük dezavantajı. Nişasta polimerinin hidroliz ile parçalanabilmesi, içinde az bir miktar da olsa sıvı kalmış olan poşetinizin kolayca yırtılıp parçalanabileceği anlamına geliyor.

PLA bazlı hammaddeler

Nişastanın mekanik özelliklerinin zayıf olmasından dolayı FKuR adlı Alman firması ilk olarak 2003 yılında PLA polimerini PBAT polyesteri ile kampaund ederek biyobozunur film üretimi için uygun polimerler üretmeyi amaçladı. Bu ürünler hem işlenebilirliklerinin kolaylıkları, hem de birçok mekanik üstünlükleri ile pazarda artık oldukça büyük bir paya sahipler. FKuR firması bu ürünleri BioFlex markası altında piyasaya sundu. Bu ürünlerin en büyük özelliği firmanın kampaunding konusundaki üstün bilgisi sayesinde kullanılan PBAT polyesterinin kalite gereksinimini oldukça iyi bilmesi ve bu durumun da üretilen ürünlerdeki kaliteye yansımasıydı.

FKuR firması bu ürünleri ürettikten uzun bir süre sonra Novamont firması dahil olmak üzere BASF firması da Ecovio markası altında taklit bir ürün çıkarark piyasaya agresif bir şekilde girmeyi hedefledi.

Hangisini Seçmeli??

Sonuç olarak her geçen gün büyüme potansiyeli olan bu piyasaya yeni oyuncular ekleniyor ama genel olarak fiyat bazında rekabet etmek isteyen bu yeni oyuncular kaliteden ödün verebiliyorlar. Ama uzun vadede proses kararlılığı açısından bir seçim yapmak isteniyorsa PLA bazlı polimer çeşitleri ve bu konunun uzmanından olan Bioflex çeşitlerinin tercih edilmesi gerekir.

Türkiye'de Bioflex PLA bazlı polimer ürünleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için aşağıdaki sayfayı ziyaret edebilirsiniz.

http://www.kumrukimya.com/fkur-bioflex.htm